Son yıllarda sağlıklı besinlerden uzaklaşılarak işlenmiş besinlerin ağır biçimde tüketilmesi, hareketsizliğin artması üzere durumlar nedeniyle tüm dünyada obezite sayıları gün geçtikte artıyor. Uzmanlar Türkiye’de de obezitenin gün geçtikçe arttığını söz ederken ‘Gizli pandemi’ olarak söz edilen obeziteye karşı ikazlar her fırsatta yineleniyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Şimşek ve Diyetisyen Beyhan Topçu yurttaşlara kıymetli ikazlarda bulundular.
‘HASTALIK OLARAK GÖRÜLMÜYOR’
Obezitenin tüm dünyada giderek artmaya devam eden bir sorun olduğunu söyleyen Uzmanı Dr. Emel Şimşek, obeziteye karşı farkındalık çalışmalarının kıymetine dikkat çekti. Uzm. Dr. Şimşek, “Bu yalnızca Türkiye’nin sorunu değil aslında tüm dünyada obezite ile önemli bir uğraş yapılıyor. Bunun nedeni; ömür halimizin biraz değişmiş olması üzere geliyor, beslenme alışkanlıklarımız çok değişti buna bağlı olarak hareketlerimiz azaldı. Toplumsal olarak çok az hareket eden bir toplum haline geldik.
Aslında üzücü olan şu; tıp dünyasında, kendi meslektaşlarımız ortasında da obezite bazen hastalık olarak görülmüyor, görülemeyebiliyor. Bu çok değerli, bunun öncelikle hem hastaya hem topluma bir hastalık olarak anlatılarak, farkındalık oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Ben hastalara her geldiklerinde bunun bir hastalık olduğunu anlatıyorum. Biz onlarla güya kilo veriyormuş üzere keyifli oluyoruz zira onların gözlerinde o ışıltıyı görüyorsunuz. ‘Hocam bunu giyemiyordum, giyiyorum, aynaya bakamıyordum, bakabiliyorum’ bunlar sizi o kadar motive ediyor ki o geri bildirimler olmasa inanın güç.
‘ÖLMEDİM ARTIK YAŞAMAYA KARAR VERDİM’
Ölmek için yiyen sonra yaşamak için obezite merkezine gelen bir hastayla karşılaşmıştım. O beni çok etkiledi ‘hocam yedim, yedim, ölmedim artık yaşamaya karar verdim ve size geldim’ dedi. Bu çok etkileyiciydi sahiden ve en yeterli kilo veren hastalardan biri de o. Eşini kaybettikten sonra yaşama gücünü kaybetmiş bir hastamızdı. Daha sonra torunuyla ömür gücünü tekrar yakalamıştı. Onunla daha çok vakit geçirmek için de kendini bize emanet etti, aslında biz bu yolda birlikte yürüyoruz. Bizim tek başımıza yaptığımız hiçbir şey yok, biz onlara yalnızca dayanak oluyoruz. Obezite multifaktöriyel bir hastalık olduğu için birçok branş bir ortada çalışarak bununla gayret ediyoruz. O hastamız yaklaşık 1,5 yılda 60 kilo civarında vermişti” dedi.
“ÇOCUKLUK ÇAĞINDAKI OBEZITE ÇOK DAHA TEHLIKELI”
Diyetisyen Beyhan Topçu ise, “Kişi kilo vererek birçok kronik hastalık riskini de minimize edebiliyor. Bizim maksadımız insanlara klasik diyet listeleri verip onlara kilo verdirmek değil, sağlıklı beslenme eğitimleri vererek hem kendilerine hem ailelerine, etraflarına kilo verdirmelerini sağlıyoruz. Kalori hesabı yapmalarını istiyoruz, antrenmanlarla ne kadar kalori harcayabileceklerini, bunların yeme ve içmelerine ne kadar yansıyabileceklerini konuşuyoruz. Bol bol su içmelerini öneriyoruz, bilhassa diyabet hastaları yahut yaş itibariyle azar azar sık beslenmelerini öneriyoruz. Çocukluk çağındaki obezite yetişkinlik çağındaki obeziteden çok daha tehlikeli zira çocukluktaki obezite ilerleyen vakitlerde çocuğun direkt olarak obez olmasını etkileyen bir etmen. Bu nedenle bir defa çocuklara konutta kahvaltı kültürünü yerleştiriyoruz. Öğle ve akşam yemeklerinde kesinlikle et, tavuk, balık, zerzevat ve meyve yeme kültürünü aşılıyoruz. Abur cubur kültürünü asgarî düzeylere indiriyoruz, şekerli içeceklerden uzak durmalarını istiyoruz” sözlerini kullandı.
“YOKUŞ ÇIKAMIYORDUM, ARTIK SPORA GİDİYORUM”
Kilo sorunu yaşayan insanların obezite merkezlerine başvurarak sağlıklı bir yaşama kavuşmasını tavsiye ettiğini tabir eden merkezde kilo veren vatandaşlardan 65 yaşındaki Şükran Taşkın, “94 kiloyla başvurdum ve diyete başladık. 1-1,5 yıl içerisinde 68 kiloya düştüm. Pandemi başladı, pandemide de kendimi muhafazaya başladım. Şekerden, yağdan, üç beyazdan uzak dursunlar, şeker, tansiyon ve astım hastasıydım. Merdiven, yokuş çıkamıyordum, artık spora gidiyorum. 65 yaşında bir bayanım, fitness, zumba, crunch yapıyorum. Ne ayağımda ne sırtımda bir ağrı var, bunu kilo vermeye bağlıyorum. Kilo vermek çok büyük bir memnunluk, sevinç, kilo vermek sıhhat ben daha ne diyebilirim ki çok mutluyum” dedi.
“ARKADAŞLARIM BENİMLE ‘KİLOLUSUN’ DİYE DALGA GEÇİYORLARDI”
Kilo vermeden evvel arkadaşlarının kendisiyle dalga geçtiğini anlatan 53 yaşındaki Fatma Yeni, “93 kiloydum bir arkadaşımın tavsiyesiyle geldim, yazıldım. Azimle, muvaffakiyetle kilomu 77’ye düşürdüm. Kilolu hallerimde merdiven çıkamıyordum, yürüyüş yapamıyordum, bir iş yapamıyordum, yaptığım vakit çok yoruluyordum. Arkadaşlarım ‘kilolusun’ diye dalga geçiyorlardı. Şu anda çok hafifledim, sağlığımda yerinde kilomu da verdim. Şimdi ‘Sen bunu nasıl başardın, nasıl yaptın, azimlisin’ diyorlar. Çok yiyordum, gece mesela pilav, makarna yiyordum. Patates yemeklerinden her şeyden çok yiyordum, kendimi tutamıyordum o vakitte kilo çok artıyordu” tabirlerini kullandı.
