‘Başarılı yaşlanmak’ kavramına vurgu yapan Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Uzun ve sağlıklı yaşamak bizim elimizde. 150 yaşına kadar yaşayabiliriz. Ruhsal ve bedensel olarak ‘artık yaşlandınız’ diye hepimize dikte edilen kimi durumlar var. Bu türlü bir şey yok bunu asla kabul etmiyoruz” diyerek başarılı yaşlanmanın sistemlerini ve uyguladıkları tedavi usullerini anlattı.
“GENETİK TESTLERLE RİSK DURUMU BELİRLENEBİLİR”
Yaşlılık tesirlerini evvelden test ederek öngörebileceğimizi söyleyen Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “İnsanların sevdikleriyle bir arada daha sağlıklı ve uzun yaşamalarını sağlamamız gerekiyor. Bu katiyen bizim elimizde. O nedenle yaşlanmak değil sağlıklı yaş almalıyız diyoruz. Hücrelerimiz, dokularımız ve organlarımız vakit içerisinde kimi hasarlar görebiliyor. Bu hasarların önüne geçebiliriz. Genetik testlerle risk durumunu belirlemek mümkün. Genetik bizim mukadderatımız değil. Zira bunu değiştirebiliyoruz” diye konuştu.
‘DÜZENLİ UYKU’
Başarılı yaşlanmanın sırlarından bahseden Uzm. Dr. Tanrıver, şunları ekledi:
- “Öncelikle âlâ beslenmeli, şekerden uzak durmalıyız. Şahsa özel beslenmeyi uygulamalıyız. Genetik testlerle nasıl beslenebileceğimiz çok net bir halde tabir edilebiliyor. Örneğin; Kahve bana yarayabilir ancak size daha az yarayabilir. İşte bunların hepsini ölçümleyerek bireye özel beslenmeyi düzenleyebiliyoruz. Bol sıvı tüketmemiz gerekiyor. İşlenmiş besinlerden mümkünse uzak durmamız gerekiyor. Tütün ve türevlerinden, alkolden uzak durmalıyız. Sporu da şahsa özel olarak düzenlemeliyiz. Hepimiz plazalarda, kurumsal hayatta çalışıyoruz. Ofiste 8 saat hareketsiz çalışmak en az tütün ve türevlerini kullanmak kadar tehlikeli.
- O nedenle antrenman yapalım. Düzgün bir uyku bizim için çok kıymetli gerilimi de bu halde yönetebiliyoruz. Uyku sırasında en az 4 hormon salgılanıyor. Bunlar insülin, kortizon, melatonin ve büyüme hormonu. Büyüme hormonu için küçüklere ninni söylerken “uyusun da büyüsün” denir mesela. Yaş almış şahıslarda de bu büyüme hormonuyla yıpranmış hücreler ölüyor ve yerine uygun hücreler geliyor. O nedenle uykumuzu da düzenlemek çok değerli. İşte bu sırlarla bir arada hareket edersek başarılı bir biçimde yaşlanmamız mümkün. 20’li yaşlardan itibaren şayet sağlıklı yaşamaya başlarsak, kendimize yatırım yaparsak işte o vakit 70’li yaşlarda sevdiklerimizle birlikte uzun ve sağlıklı bir biçimde yaşamanın birinci adımlarını atmış oluruz.”
“ÇEVRESEL FAKTÖRLERİ MİNİMİZE EDEBİLİRSEK RİSKLERİ ORTADAN KALDIRMIŞ OLABİLİRİZ”
Yaş aldıkça hücreler, dokular ve organların çevresel faktörlerden ötürü negatif etkilendiğini söz eden Uzm. Dr. Tanrıver, “Bu çevresel faktörleri minimize edebilirsek esasen kendimize nazaran o riskleri ortadan kaldırmış olabiliriz. Şayet 20’li 30’lu yaşlarda kendimize beslenme dahil olmak üzere uygun bakarsak tansiyonun, diyabetin, kanserin önüne geçmek mümkün olabiliyor. O nedenle lütfen bize dikte edilen halde yaşlanmaktan uzak duralım; sağlıklı ve huzurlu bir formda yaş almaktan konuşalım, başarılı yaşlanmanın sırlarını da bu biçimde daima birlikte çözelim” dedi.
“YAŞLANMANIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİYOR”
Kişiye özel tedavinin temel olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Siz ve ben farklıyız. Sizin ve benim gereksinimlerim birbirinden farklı olabiliyor. Nasıl besleneceğimizi genetik olarak bulmak mümkün. Ne kadar su içmeliyiz, spor yapıyor muyuz yapmıyor muyuz? Tüm bunlar hücresel seviyede ölçülebiliyor. Bir kan tahliliyle bile bireyde alerji var mı yok mu, kandaki oksitlenme ne durumda üzere sorular şahsa özel olarak saptanabiliyor. Çok gelişmiş üst teknolojiyi kullanarak ultrasografik tekniklerle damardaki en ufak bir duvar kalınlaşmasını, plakları bile milimetrik olarak ölçmemiz mümkün olabiliyor. Karaciğerde bir yağlanma var mı yok mu bunların hepsini burada bütüncül yaklaşımla ele alarak ölçmek mümkün. Şahsa özel 360 derece yaklaşımlarla tedavi edilmesi ya da risklerin minimize edilmesi mümkün olabiliyor. Bunlarla yaşlanmanın önüne geçilebiliyor” dedi.
“SAĞLIKLI KALMAK ELİMİZDE”
Kök hücre tedavileriyle birçok hastalığın tedavi edilebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Ciltteki kırışıklıklar net bir biçimde giderilebiliyor. Saç dökülmesinin önüne geçilebiliyor. Saç dökülmesi bayan ve erkekte çok daha farklı olabilir. Hormon seviyelerine bakılarak bunların hepsinin önüne geçmek mümkün olabiliyor. Akılsal, ruhsal ve bedensel olarak hoş, düzgün ve sağlıklı kalmak elimizde. Psikoloji ve gerilimin idaresi bizim için çok kıymetli. Gerilimi gittiğiniz her yere götürürsünüz. Gerilim yalnızca ruhsal değil fizikî açıdan da birçok dokuyu negatif olarak etkileyebiliyor. O nedenle gerilimi yönetmek için yoga, meditasyon üzere yollar ya da gerekirse psikoterapi metotları de kullanılabilir. Gerilimi yönetirsek hem hastalıkları yenmemiz çok daha rahat oluyor hem de hastalıklardan korunabiliyoruz. Gençken kendimize yatırım yapalım yaşlanmayalım, sevdiklerimizle bir arada sağlıklı yaş alalım” sözlerini kullandı.
“DERİDEKİ EN UFAK BİR İŞARET BİLE KIYMETLİ OLABİLİR”
Sistem bozukluklarının evvel hücrelerden başladığını söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Daha sonrasında dokular, organlar ve tüm sistem hasar görebiliyor. İşte bu hasarı hücresel seviyede şayet saptayabilirsek bunun tedbirini almak mümkün. Deri en fazla hor gördüğümüz organımız. Fakat derideki en ufak bir işaret bile kıymetli olabilir. Karaciğer de yağlanmamı mı var, alerjik bir durum mu var? Bunların hepsi bir semptom verebilir. Bu semptomlara dikkat ettikten sonra o işaretlerin altta yatan sebeplerini bulmak kıymetli. Yani yüzümüzde bir sivilce çıkmışsa bu sivilce neden çıktı? Rastgele bir yerimizde ağrı olduğu vakit bu ağrı neden kaynaklanıyor? Çabucak bir ağrı kesici alıp işi bitirmek mümkün lakin bu yalnızca o anı tedavi ettirir. O ağrı neden çıktı? Biz o ağrıya yönelik ne yapabiliriz, o ağrıyı tetikleyen neler var? Bunu ağacın altında yatan kökler üzere düşünün işte o köklerde şayet bir sorun varsa bunu saptayıp çözmek mümkün olabiliyor. Uzun ve sağlıklı yaşamak için de zati bunu yapmak gerekiyor. Kendinize değer verin, inanın yaşlanmak yok sağlıklı yaş almak var” diye konuştu.
