Eski AKP Milletvekili ve tarihçi Reha Çamuroğlu, KRT TV’de Semra Topçu’nun sunduğu Hafta’nın Panoraması programına dün akşam konuk oldu.
Cumhuriyet’in 99. yıldönümü olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında bir gün evvel, Cuma hutbesinde Türkiye’nin kurucusu ve birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anılmamasını eleştiren Çamuroğlu, programda özetle şunları dedi:
“DİYANET SİVİL BİR KURUM HALİNE DÖNÜŞMELİDİR”
“Mustafa Kemal Atatürk Diyanet’in kurucusudur. Yaşasaydı bu yaptığından pişman olur muydu bilmiyorum. Ama demokratik bir Türkiye, hakikaten demokratik sıfatını hak eden bir Türkiye bence Diyanet’i aslında devlet yapısının dışına çıkarmalıdır. Diyanet sivil bir kurum haline dönüşmelidir. Bütçeden bilmem kaç bakanlığın bütçesi kadar hisse alamamalıdır. Diyanet inananların istekli vergileriyle hayatiyetini devam ettiren sivil bir kurum olmalıdır. Demokratik Türkiye, lakin bu halde kalkınabilir, gelişebilir. Bizim yüz binlerce mescide yüz binlerce imama muhtaçlığımız yok. Varsa inananlarının, onlar da kendi istekli vergileriyle mescitlerinin masraflarını, imamlarının maaşlarını öderler. Yani vergi verenlerin yüzde kaçı sanki Diyanet’i faydalı ve mecburî, gerekli bir kurum olarak görüyor? Cumhuriyet demokratik bir eksende tekrar biçimlendiğinde pek çok sorunun sorun olmaktan çıkacağını düşünüyorum.
“İKTİDAR PARTİSİNİN KÜME BAŞKANVEKİLİ BİR ESKİ BAKAN, DAHA FAZLA DÜŞÜNMEK DURUMUNDADIR”
Ben de Becerikli Ünal’ın kelamlarını üzerime aldım; diyor ki 100 yıldır bir şey üretemedik. Mesela ben 16 kitabı yayınlanmış, bunlar 12 lisana çevrilmiş bir beşerim. Bir müellifim. Bu hepimize sizin kitaplarınız çöp demektir. Türkiye fikir hayatına siz çöp ürettiniz demektir. Türkiye fikir hayatının bir çırpıda 50-100 ismini sayabilirim. Günümüzü kuran Türkçeyi geliştiren, Türkçeyi memleketler arası alanda her bahiste fikir üretecek hale getiren yazarlarımızı, şairlerimizi bilim adamlarımızı sayabilirim. Bunlara yapılan ağır bir hakarettir bu maalesef. Gırtlak 9 boğum diye bir laf vardır, yani dokuz kez düşünmek gerekir konuşurken. İktidar partisinin küme lider vekili bir eski bakan daha fazla düşünmek durumundadır, tahminen o 19 kez düşünmek zorundadır.
“TARIMI TASFİYE NOKTASINA GELDİNİZ, HAYVANCILIK KAN AĞLIYOR”
Hiçbir şey görmedim o vizyon dokümanında. Yine endüstrileşme nasıl olacak? Tarımda yeni atılım nasıl olacak? Deniz bitti, para bitti. Neyle yapacaksınız? Bir de şu paranın kaynağını söylesenize rezerv eksi iken bütün bunları nasıl yapacaksınız, nereden para bulacaksınız? Evvel bunu anlatın. Fakat hayali sayılar vermeyin. Türkiye’de evvelden beri siyasetçiler birbirlerine şu soruyu sorarlardı; şu vaadi yaptınız kaynak ne? Kaynaksız konuşmak kolaydır. Tarımı tasviye noktasına geldiniz, hayvancılık kan ağlıyor, bütün bunların aykırısını yaptınız artık düzelteceksiniz o denli mi? Hem de bu enflasyonla artık resmi görüşle yüzde 65 enflasyon dendi.
“BU SEÇİMDE MUHALEFETİN YANLIŞ BİR ADAYLA ÇIKMASI VE SEÇİMİ KAYBETMESİ MUHALEFETİ BİTİRİR”
2023’e girerken ne iktidar ne muhalefet inanç vermiyor. 2023 sonrası siyaset tekrar şekillenecektir. Bu seçimde muhalefetin yanlış bir adayla çıkması ve seçimi kaybetmesi muhalefeti bitirir. Bütün millet umudunu seçime bağladı. Siz muhalefet olarak tekrar beceremezseniz bu enkazın altında kalırsınız. Bu kadar net. İktidar ise aslında kıssası bitti, iktidarın kelamı bitti artık kimseye bir şey söyleyemiyor. Ver mehteri ile gidilecek yer yok. 21. Yüzyıl mehter yüzyılı değil, beşerler ne idüğü bilinmeyen şeyler için şehit falan olmak istemiyorlar. Beşerler güzel yaşamak istiyorlar, çocuklarının mürvetini görmek istiyor.
“BİR EKONOMİYİ ÇÜRÜTEN ŞEY, ŞEFFAFLIĞIN OLMAMASI VE YOLSUZLUK”
Bir ekonomiyi çürüten şey, şeffaflığın olmaması ve yolsuzluk. Cumhurbaşkanı da kabul etti ve ‘Biz çözeriz yolsuzluğu’ dedi fakat 20 yıllık bir iktidarın çözeceğim demesi çok inandırıcı gelmiyor. 20 yıldır niçin çözemediniz? Bilakis burada gördüğümüz büyüyerek gelen bir sorun. 2002’de Türkiye’de yolsuzluk mutlaka çok daha azdı. Artık 2022’de aman Allah’ım… İlçelerde ilçe ağaları, beldelerde belde ağaları türedi. Türkiye post feodal bir devir yaşıyor adeta. Lordlar baronlar kontlar. Bir mahalleyi ele geçiren oranın ağası oluyor. Bu vahim bir vaziyettir. Türkiye buna layık değil.”
