Ankara Barosu, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Cumartesi Anneleri’nin 1995 yılından beri İstanbul’daki Galatasaray Meydanı’nda yaptığı oturma hareketine AYM kararına karşın müsaade verilmemesine reaksiyon gösterdi.
Barodan yapılan açıklama şöyle:
“Gözaltında kaybolan ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınları için hak uğraşı veren Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda oturma aksiyonu gerçekleştirmektedir. Aksiyonun 942’nci haftasında yapılan ve daha evvel yüzlerce sefer örneği yaşanan polis müdahalesi ve gözaltılar hiçbir formda kabul edilemez.
“MÜDAHALELER ANAYASA MAHKEMESİ’NE FERDİ MÜRACAAT OLARAK GÖTÜRÜLMÜŞTÜR”
İnsan hakları gayretinin sembolü olan oturma hareketi, bilinen en barışçıl aksiyonlardan biri olup, geçen yıllar içerisinde adalet arayan insanların kayıplarıyla buluştukları bir mana kazanmıştır. Anayasa’da herkese, evvelce müsaade almadan, silahsız ve hücumsuz toplantı ve şov yürüyüşü düzenleme hakkı tanınmıştır. Cumartesi Anneleri’nin buluşmalarına kolluk güçleri tarafından tekraren orantısız halde müdahale edilmiş, bu müdahaleler şikayet konusu yapılarak Anayasa Mahkemesi’ne ferdî müracaat olarak götürülmüştür. Anayasa Mahkemesi’nin 23.01.2023 tarihli, müracaatçı Maşide Ocak Kışlakçı kararında Yüksek Mahkeme, ‘Başvurucunun da içinde yer aldığı kümenin kaybolan yakınlarının bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması emeline yönelik oturma aksiyonu ve basın açıklaması yapmak istemesi, demokratik bir toplumda hürmet ile karşılanmalıdır. Bu doğrultuda kolluk vazifelilerinin somut olayda aktifliğe müdahale etmesini gerektirecek makul sebep ortaya koymadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik tolerans göstermeden kümeye müdahale ettiği’ tespitinde bulunmuştur.”
“AYM’NİN KARARI DERHAL UYGULANMALI”
Kolluk görevlilerince AYM’nin kararının derhal uygulanması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Cumartesi Anneleri’nin buluşmalarında keyfi gözaltılar ve haksız müdahalelere son verilmelidir” denilerek şu sözler kullanıldı:
“Sorumluları ve failleri bulma vazifesi olanların, haklarını arayan insanların feryadına kulak vermek yerine anayasal bir hak olan toplantı ve şov hakkını gasp etmesine, bu aksiyon üzerinden haklarını arayan tüm insanlara ve hak savunucularına gözdağı vermek istemesine, dün olduğu üzere bugün de sesimizi yükseltiyoruz.”
